Amerika’da Kölelik
1442’de bir grup Portekizli kâşif, Afrika’nın batı kıyısından getirdikleri köleleri Portekiz’ de sattı. Bu, Avrupa uluslarınca 400 yıldan fazla sürdürülen acımasız bir ticaretin başlangıcı oldu. İspanyollar, Güney Amerika’nın büyük bölümünü ele geçirdikten sonra, köleleştirdikleri Yerliler’i gümüş madenlerinde çalıştırdılar. Ama Yerliler’in çoğu kötü çalışma koşullarına ve hastalıklara dayanamayarak yaşamını yitirdi. 1517’de İspanya kralı Afrika’dan köle getirmeye karar verdi. Köleler gemilerle önce Batı Hint Adaları’na, oradan da plantasyonlarda (büyük çiftlikler) çalıştırılmak üzere anakaraya götürüldüler. Plantasyon köleliği, Amerika’daki İngiliz kolonilerince de sürdürüldü
İlk İngiliz köle tüccarı Amiral Sir John Hawkins’dir (1532-95). Havvkins, köleleri gemilerle. Batı Afrika’dan Brezilya’ya ve Batı Hint Adaları’na götürüyordu. 18. yüzyılda İngiltere, Afrikalı kölelerin alım satımında en önde gelen ülke oldu. 1680-1786 arasında 2 milyondan fazla Afrikalı, köle olarak Kuzey Amerika’daki İngiliz kolonilerine ve Batı Hint Adaları’na götürülerek satıldı.
150-600 köle taşımak üzere tasarlanmış özel gemiler, İngiltere’den yola çıkar ve Afrika’ya giderdi. Burada, köle tüccarları tarafından ele geçirilen, bazen de Siyah kabile şeflerince tutsak edilerek beyazlara satılan erkek, kadın ve çocuklar gemilere bindirilirdi. Köle ticaretinin sürdürüldüğü 400 yıl boyunca Afrika 75 ile 90 milyon arasında genç erkeğini yitirdi. Bu dönemde Afrika’dan Amerika’ya 15 milyon köle getirildi. Aradaki fark, köleleştirilen Afrikalılar’ın yolda ölmesinden kaynaklanmaktadır.
Köle gemilerinde koşullar çok kötüydü. Köleler sıkışık bir düzende yerleştirilirdi. Kötü havalarda güverteye çıkarılmayan tutsakların, bulundukları yerde ayağa kalkmaları değil, sağdan sola dönmeleri bile çok zordu. Gemide herhangi bir ayaklanmayı önlemek için erkek köleler ayaklarından zincirlenirdi. Kötü hava koşullan nedeniyle yolculuk uzadığında, yiyecek ve su zaten kısıtlı olduğundan, kölelere verilen tayın giderek azalırdı. Kötü beslerime, sağlıksız koşullar ve acımasız davranışlar, 21-90 gün süren bu yolculuklarda milyonlarca kölenin yaşamını yitirmesine yol açtı. Köle gemileri Amerika’dan şeker, pamuk, tütün satın alır ve İngiltere’ye geri dönerdi. Plantasyonlarda çalıştırmak amacıyla yapılan köle ticareti ve bu ticaretin kölelikten gelen bir aileyi kuşaklar boyunca nasıl etkilediği, Alex Haley’in Kökler (Roots; 1976) adlı yapıtında canlı bir biçimde dile getirilmiştir.
Amerika’da Köleliğin Kaldırılması
18. yüzyılda Avrupa ve ABD’de köle ticaretine karşı tepkiler yoğunluk kazandı. 19. yüzyılda İngiltere ve ABD’de köle ticaretine karşı dernekler kuruldu. 1804’te Maryland’ın kuzeyindeki eyaletler köleliğin kaldırılmasına karar verdi. 1807-08 yıllarında İngiltere ile ABD’de köle ticareti yasaklandı. 1833″te İngiliz sömürgelerinde kölelik kaldırıldı; 1846’da ABD’nin özgürlük yanlısı eyaletlerinde hiç köle kalmamıştı.
Kölelik Batı Hint Adaları’nda 1848’de kaldırıldıktan sonra Portekiz, Hollanda ve İspanya’ya bağlı topraklarda da yasaklandı. Ne var ki, ABD’nin güney eyaletleri bu akımın dışında kaldı. Buradaki büyük pamuk plantasyonları için kölelerin yaşamsal bir önemi vardı. Güneydeki kölelik sorunuyla öncelikle kuzey eyaletleri ilgilendi. Amerika Kölelikle Mücadele Derneği gibi dernekler birçok kentte şubeler açarak örgütlendiler. Köleliğe karşı olanlara özellikle güneyde tepki duyuluyordu. Georgia’da kölelik karşıtı düşünceleri savunmak ölümle cezalandırılabilecek bir suç sayıldı. Kuzeye gitmek isteyen kaçak köleler Yeraltı Demiryolu Örgütü’nün yardımıyla yolculuk ediyor, gündüzleri ise köleliğe karşı olan insanların evlerinde ya da ahırlarında saklanıyordu.
Kuzey ve güney eyaletleri arasında özellikle kölelik konusundaki ayrılık, sonunda Amerikan İç Savaşı’na yol açtı (bak. amerika Birleşik Devletleri). Savaş 1865’te kuzeyin zaferi ile sonuçlanınca, yapılan anayasa değişikliği ile ABD’de de kölelik tümden kaldırıldı.